Ahşap kapıyı nazikçe kapatırken bir an kapının arkasına geçip saklanan küçük çocuklar gibi hissetti. Bütün o tozlu sahnelerden güçlü ışıklardan ve ses cümbüşünden kurtuluyordu bu ufacık, eski odaya girdiğinde. İşte yine yalnızdı; yine zamansız bir mola isteyip kendini bu eski odaya attı. Bu ufacık odada sadece bir masa ve uzunca ince işli kadife –bir zamanlar dekor olarak kullanılan- bir koltuk vardı. Angel’ın sonradan getirdiği bazı oyunlarını tuttuğu çizik camla kapalı kitaplığı oda da dışlanmış gereksiz bir ayrıntı gibi duruyordu. Uzun adımlarla boynundaki şalı tutarak masasının başına geçti. Mika çerçeveli gözlüğünü düzelttikten sonra ellerinin arasında kaydığı saçlarını geriye atıp çekmecesinden bir tomar zarf çıkardı. O kadar kart yığınını görünce içindeki sıkıntı bir anda gün ışığına çıkıp sertçe masaya vurdu zarfları. Daha bugün bir iki tanesi yeni gelmişti ve bunlarla birlikte Veronica’dan sakladığı on dördüncü mektuptu. Yeni zarflardan birini alıp hoyrat bir çocuk gibi zarfların kenarını yırttı. Çocukken hep özenle yırtar sonra yırtılan zarfları düzgün kağıtlar haline getirip onları minik gemicikler yapardı. Kaç saat uğraşırdı onlarla en ufak fikri bile yoktu. Bazen bütün gün masanın başından kalkmaz kendisine kağıttan donanma yapardı. İlk büyük su birikintisinde batacaklarını bile bile. Başarısızlıklarından ders çıkarmaz tekrar tekrar o kalitesiz o ufak kağıtlardan binlerce gemi yapar ve batırırdı. Hiç değişmemişti. Çocukken de aynıydı büyüyünce de. Yine başarısızlıklarından ders çıkarmıyordu. İşte bu zarflar önündeydi. Hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Haftada bir aldığı sigarası, çok nadir sayılmasa da alkolik olmayacak kadar kullandığı alkolü ve yer yer sırf yeni oyunlarında ilham gelsin diye kullandığı otu. Bir an tek kaşını kaldırıp kendi kendine söylendi. “Sanırım yeterince kötü alışkanlığım var.” Zarfı açıp incelediğinde yine bankadan geldiğini görmesiyle tekrar zarfa sokması bir olmuştu. Bankalardan nefret ediyordu. O serin büyük merkezlerinden, metal sandalyelerinden ve yüzlerindeki o sahte samimi ifadeleriyle özel hesap danışmanları… Bir kere elini verince hep devamı geliyordu. Nitekim de öyle olmuştu. Ay sonunda kredi kartı ekstresi bunu yeterince açıklıyordu. Kaç aydır asgarilerini ödeyip duruyordu. Veronica’da söz konusu kredi kartları olunca her şeye karışmasına rağmen karışmayıp inadına kendi sessizliğine çekiliyordu. Derin bir nefes alıp gıcırdayan sandalyesinde arkasına yaslandı. Odaya doğru gelen ve sürekli artan bir topuk sesi geliyordu. Veronica mıydı? Ona iş yerinde odasına sık uğramamasını söyleyip duruyordu ama evlendikleri günden beri kim kimin sözünü dinlemişti ki? Hergün her molada Angel’ın odasına gelip kapıyı kilitliyordu. Bütün tiyatro zaten haklarında kötü düşünürken onun umarsızca davranışları karşısında o zor duruma düşüyordu ve en büyük korkusu da birgün bunların tiyatronun sahiplerinin kulağına gitmesiydi. Böylesine sıkışık durumdayken en son isteyeceği şey yeni bir iş aramak olurdu. Kapı kolu tereddütle çevrilirken gözlerini kapıya dikmiş onu bekliyordu.