Curse of the Gods
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Beklenmeyen Kaçış

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Joleigh Fortescue
Athena'nın Kızı | Kulübe Lideri
Athena'nın Kızı | Kulübe Lideri
Joleigh Fortescue


Mesaj Sayısı : 578
Kayıt tarihi : 08/11/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
Beklenmeyen Kaçış Left_bar_bleue12/100Beklenmeyen Kaçış Empty_bar_bleue  (12/100)
Uyarı Puanı:
Beklenmeyen Kaçış Left_bar_bleue0/10Beklenmeyen Kaçış Empty_bar_bleue  (0/10)

Beklenmeyen Kaçış Empty
MesajKonu: Beklenmeyen Kaçış   Beklenmeyen Kaçış EmptyCuma Ara. 16, 2011 4:14 pm


    Melez Kampı | Athena Kulübesi

    Elinde tuttuğu müzik çalarına dikkatlice baktı ve sabahın bu saatinde neden ayakta olduğuna kanaat germeye çalıştı. Her zaman ki dakikliği bu sefer can sıkıcı bir hal almıştı. Hayatı basitleşip, sıkıcı olurken o sadece ne yapabileceğini düşünüyordu. Kulübede pek fazla görmediği kardeşlerine aldırmadan her türlü sorumluluğu üstleniyordu. Düzenlemeler, temizlik, dersler… Hepsi de eğlenceliydi. Bunlardan canı sıkıldığı zaman bile biraz ara verip kitap okuyordu. Son günlerde fazlasıyla bağımlılık haline gelen İskandinav mitolojisinden vazgeçemiyordu. Bazen onlarında var olduğunu düşünmüyor değildi. Gerçekten var mıydılar yoksa onlar Yunan mitolojisi gibi olamaz mıydı? Düşünceli hallerine dalarken her zaman yaptığı şeyi yaptı. Başını yastığa koyup gözlerini nazikçe kapattı. Bedeninin rahatlaması, ruhunun içinde bezmiş olmasına inanamıyordu. Kampa geldiğinden beri üstündeki yükü bir türlü atamamak, kâbus gibi bir şeydi adeta. Son günlerde daha da çok artan kâbuslar yüzünden, aklı bazen karışıyordu. Bazıları o kadar gerçekçiydi ki, dokunsa her nesneye dokunabileceğini düşünüyordu. Türlü türlü mitolojik yaratıklar… Özellikle labirenti görüyordu ve karşılaştığı o büyüleyici yaratığı. Sfenks… Yaratığı her gördüğünde yüreği ağzına gelse de zor bilmecelere yoğunlaşıyordu. Nasılsa Athena’nın yani bilgeliği kızıydı. Fakat her defasında aynı hatayı yapıyordu. Tek bir soruyu çözemeyip, annesinin yüzü ile karşı karşıya geliyordu. Yüzümü kara çıkartıyorsun Joleigh, çocuklarımın yüz karasısın! Hep aynı cümle… Hıçkırıklara boğularak ağlamak istese de bunu beceremiyordu, bilgeliğin kızı. Yüreğindeki yumruyu hissedip kendine geliyordu her defasında. Ağlamayacağına dair verdiği sözler, yeminler hepsini tutması gerekti. O her zaman ki soğuk, ciddi ve duygusuz Joleigh olmalıydı. Bedenini rahatlattığı yatakta gözlerini açarken müzik çaların kapama düğmesine bastı. Şuan ne yapması gerektiğini biliyordu. Kendini rahatlatabilecek tek bir şey vardı ve şimdi de onu gerçekleştirecekti. Işığının yanına gitmekten başka çaresi yoktu.


    New York / Manhattan | Fortescue Malikanesi

    Luna’nın sırtındayken fazla rahat olduğu söylenemezdi ancak pegasus sahibi rahat olsun diye elinden gelen her şeyi yapıyordu. Tüyleri bir pamuk misali ışıldıyordu. Gözleri ise gökkuşağı gibi renk değiştiriyordu. ‘‘Luna, canını sıkma.’’ Yakın dostunun yanak kısmını okşarken ilk defa gülümsüyordu. İniş yaptıkları büyük bahçeye bakınca gülümsedi. Sağ tarafta, duvar kenarında bulunan güller babasının eseriydi. Hem onları yetiştiriyor hem de farklı fotoğraflarını çekiyordu. Küçüklük anılarını anımsayınca minik bir tebessüm yayıldı yüzüne. Bahçedeki çimlere sakince adım atarken balkon kapısının açık olduğunu fark etti. Beyaz, sürgülü kapıyı yavaşça çekerken babasının beyaz koltukların birinde gördü. Adamın sarı saçları yavaş yavaş kırlaşmaya başlamıştı. Mavi gözleri, gazete kupürlerini tarıyordu. Dünyada gelişen olayları sanki yakından takip ediyormuş gibi bir hali vardı. Rahat olduğu söylenemezdi, yüzünde tedirginlik ifadesi vardı. Eve adım atınca gülümseyerek kendini belli etti. ‘‘Umarım rahatsız etmiyorumdur Bay Fortescue.’’ Adamın mavi gözlerini üzerinde hissedince içinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti. Özlemişti. Bakışlarını, gülümseyişini, hareketlerini… Adam içinde öyleydi. Hayatını adadığı bu genç kızı bir haftadır göremiyordu belki de. Bir hafta… Onun için o kadar uzun bir süreydi ki, geçen yedi gün boyunca kalbini eksik hissediyordu. Babasının düzgün aksanını duyunca adama sarılma gereği hissetti. ‘‘Joleigh! Çok özlemişim seni.’’ Hızlı adımlarla adama doğru yürüyüp kollarını boynuna doladı. Başını ise küçükken yaptığı gibi büyük omzuna gömdü. Aile sıcaklığını hissederken içeriden gelen bayan sesine de gülmüştü. Halası, genç kızı görünce bir çığlık koparmıştı. ‘‘Joleigh! Nasıl geldin buraya?’’ Sarışın kadın, yeğenine sarılırken babası ise kızı gibi gülüyordu. Joleigh her ne kadar kızacaklarını bilse de kaçtığını söylemeliydi. Bütün özellikleri neredeyse babasına çekmişti. Halası fazla rahat olabilirdi ancak babası asla öyle olmamıştı. Her zaman düzenli, sorumluluk sahibi ve dakikti. Üstelik yakışıklı ve akıllıydı da… Tanrıça Athena’nın ondan etkilendiği fazlasıyla belli oluyordu. ‘‘Te extraño.’’ Bir yandan da gülüyordu, genç kız. Bozuk olan ingilizcesine zar zor alışsa da ispanyolcadan vazgeçemiyordu. Bir sürü dil bilmesi de bunu avantajıydı aslında. Halası, Joleigh’i beyaz koltuklardan birine otuttururken koyu sohbette güzel bir günün habercisiydi.


    Güneş gözden kaybolurken, genç kızın gözleri uzaklara dalmıştı. Bir melez olmamayı dilerken fazlasıyla içtendi. Annesi bir tanrıça olacağına, şuan yanında bulunmasını isterdi.Saçlarını okşayıp, ona değer vermesi bu Dünyada ki en büyük hediye olurdu. Babasını üzmemek için sesini çıkartamıyorken, bakışlarını gökyüzünden ayırıp adama baktı. Oda kızı gibi dalıp gitmişti uzaklara. Halasıda bunu fark etmiş olacaktı ki ilk o konuşmaya başladı.
    ‘‘Jo, ne zaman istersen buraya gel. Her zaman kampta kalma gibi bir kural yok, değil mi? Burası her zaman senin asıl evin olacak, unutma meleğim.’’ Halasındaki anne şefkatine karşılık kadının elini sımsıkı tuttu ve ayağa kalkarak babasının yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Gitme vakti geliyordu, zamanı durdurmak imkansızdı adeta. Babası ve halası da anlamış olacak ki, kıza sıkıca sarıldılar. Hiç gitmemeyi dilerken, kampa dönmek zorundaydı. Şimdiden herkesin onu aradığını tahmin edebiliyordu. Hayatındaki ilk defa kurallara aykırı bir şey yapmıştı. Eğer bundan sonra mutlu olabilecekse, kuralları yıkmak gerçekten eğlenceli olacaktı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Beklenmeyen Kaçış
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Beklenmeyen olay.
» Kamptan kaçış ve bir ziyaret

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Curse of the Gods :: Dünya :: Manhattan-
Buraya geçin: