''Bu kadar yeter daha fazla katlanamayacağım.''diye mırıldanarak yatağından kalkmış,sessizce kulübesinden çıkmış ve pegasus ahırına gitmişti.Yeni dostu olan pegasusu Storm'la Manhattan'daydı.Buraya gelmesinin nedeni annesini özlemesi değildi.Kendisine yıllarca yalan söylemiş annesiyle konuşmaktı.Storm'u bırakarak annesinin evine doğru yürümeye başladı.Kapıya vardığında derin bir nefes alarak zile bastı.Kısa bir bekleyişten sonra kapıyı üvey babası açtı.Geleni gördüğünde yüzünde şaşkın bir ifade belirse de ''Hoş geldin Selena içeri girsene''diyerek kapıdan çekildi.Annesi mutfaktan ''Kim gelmiş canım?'' diye seslendi.Ve gelene bakmak için salona girdiğinde şaşkınlıktan elindeki tahta kaşığı yere düşürdü.Selena yapmacık bir şekilde gülümseyerek ''Merhaba anne,sizi ziyarete geldim''diyerek yakınında ki bir koltuğa oturdu.Annesi gergin bir biçimde ''Canım bizim Selena'yla konuşacaklarımız var,biraz izin verir misin?''dedi.Selena bu durumdan oldukça hoşnuttu.Üvey babası eşini başıyla onaylayarak üst kata çıktı.Yalnız kalınca annesi ''Burada ne işin var,neden kampta değilsin...''diye sorularını sıralamaya başladı.Selena umursamaz bir tavırla,''Evet bende seni özledim,neden içecek bir şeyler getirmiyorsun,annecim?''.Selena son kelimeyi imalı bir şekilde söylemişti.Annesi kaşlarını çatarak cevap vermeye hazırlarken vazgeçip mutfağa gitmişti.Selena bu yaptığına kendisi de inanamıyordu.Hiçbir zaman kin tutan biri olmamıştı.''Kendini toparla evi su altında bırakmak zaten daha iyi hissettirmeyecek''diye mırıldandı.O sırada annesi elinde meyve suyuyla gelerek Selena'nın yanına oturdu.''Evet,şimdi neden burada olduğunu anlatmaya başla''diye sözüne başladı.Ama Selena her şeyden vazgeçmişti.Kaçmak bir cevapla ''Sadece seni görmek istedim o kadar,neyse artık gidiyorum.''diyerek koltuktan kalktı ve annesi dur bile diyemeden kapıya yöneldi.Dışarı çıktığında gözlerinden yaşlar süzülüyordu.Storm'un yanına gitti ve ''Kampa geri dönüyoruz dostum''diye fısıldadı.