Yüzünde oluşan hafif bir gıdıklanma hissi ile uyandı, fakat gözlerini açmadı. Yarı uykuda, homurdandı biraz ve uykusuna geri dönmeye çalıştı. Tekrar oluşan gıdıklanmayla daha çok rahatsız oldu ve elini yanağına götürdü. Sanki elinde bir şey vardı ve her kaşıdığında yanağına da bulaştırıyordu. Yine de, hiç düşünmeden uykusuna geri döndü. Bu sefer diğer yanağının gıdıklanmasıyla aniden gözlerini açtı, bu bir rüya değildi. Fakat anlayabildiği tek şey bu olmuştu gözlerini açar açmaz. Etrafına şaşkın bakışlarla bakarken, karşısında elinde bir kamera ile Joey'yi gördü. Joey, doğrudan onu çekiyordu ve suratında yılışık bir gülümseme vardı.
"Ooo, uyanmış mı krema güzeli?" dedi neşeli bir sesle,bir yandan da gözünü kameradan ayırmadan çekmeye devam ediyordu. Daen henüz hiçbir şey anlamamıştı, yatağında doğrulurken, "Ne yapıyorsun Joey?" diye sordu sinirle. Fakat sorusunun cevabını elindeki kremayı görünce anlayabilmişti, intikam alıyordu! Tamam, belki onu Orman'da biraz korkutup eğlenmiş, sonra da bunu katıla katıla gülerek bütün kampa anlatmış olabilirdi, ama bu yaptığının anlamı savaş demekti! Daen kabul etmeliydi ki, yaptığı oldukça zekiceydi. Sabah uykusunun ne kadar ağır olduğunu bir şekilde öğrenmesi, kremayı marketten araklaması ve kamera bulması zor olmasa gerekti. Yanağının, saçlarının, yapış yapış krema olduğunu fark edince elinde olmasa da gülmeye başladı. Joey de ona eşlik edince pes etmediğini göstermek için, "Sinirden gülüyorum!" diye bağırdı, aynı zamanda gülmeye devam ediyordu.
Joey, kamerayı yüzüne doğru yaklaşırtırırken, Daen onu bir şekilde ele geçirip kırmak amacıyla atağa geçti ama Joey'nin ondan hızlı olduğunu kabul etmek zorundaydı. "Ohoho, sinirlenirmiş de!" dedi Joey küçümsercesine, kamerayı Daen'in atağından korurken. "Ver şunu koca kafa!" diye bağırdı yatağından kalkarken, gülümsememek için kendini zor tutuyordu. Hem o kamerayı ele geçirmeli, hem de daha büyük bir intikam almalıydı. Fakat bu kolay olmayacaktı.