Çok yıl önce.
Kardeşinin küçük ve cansız bedenini yere serdi. Kuzenlerinden çok uzakta olduğunu biliyordu, o güvendeydi. Gözlerini ondan alamıyordu, onu böyle görmek, böyle hatırlamak istemese de, sanki bakışları, duaları ve gözyaşları birden kardeşinin gözlerini açmasına yetecekmiş gibi umutla bakıyordu. Fakat o da bunun ne kadar imkansız olduğunun farkındaydı, ailesinden öğrendiği tek şey, ölülerin hiçbir zaman geri gelmeyeceğiydi. Şimdi geri gelmeyeceğinden emin olduğu kişi, dünyada sevdiği tek insandı, 5 yaşındaki küçük kardeşi, Ruby'ydi. Güzel yüzüne şöyle bir baktı Violet, küçük vücudunda zarar görmemiş tek yer orasıydı. Uzun, mükemmel buklelere sahip sarı saçlarının yanmamış olduğunu farz etse, boynunun aşağısına bakmasa, onu uykudaymış gibi düşünebilirdi. Derin ve huzurlu bir uykuda.
Kızın saçlarından arta kalanları yüzünün gerisine attı, sarı kirpiklerini, solgun yüzünü ve morarmış dudaklarını izledi. Henüz olayların şokunu atlatabilmiş değildi, ne yapacağını hiç bilmiyordu. Düşünemiyordu, hiçbir şey hissedemiyordu. Kız kardeşinin güzel yüzüne odaklandı sadece, çıplak ve yanık vücuduna bakmamaya özen gösteriyordu. Onu böyle hatırlamak istemiyordu, yüzündeki gülümsemesi ile ağacın tepesinden ona bakarken ki halini, muzipliğini ve o güzel saçlarının bukleler halinde omuzlarından dökülüşünü hatırlamak istiyordu. Ölümün ne demek olduğunu öğrenmek, onu yaşamak için çok gençti henüz.
Yavaş yavaş algılamaya başladı saatler sonra. Artık o olmayacaktı, henüz başlamış olan kısacık yaşamı canilerin elinde son bulmuştu. Bundan sonra gülümseyemeyecekti, bunu bilmek bile Violet'i öyle üzüyor ve öyle büyük bir acıya boğuyordu ki... Şimdi, kız kardeşi için neler yapabileceğini düşünme zamanıydı. Onu nereye gömeceğini düşündü ilk önce, yanıtı belliydi aslında, küçük kızın en büyük hayallerinden biri de, Atina'da yaşamaktı. Belki de bu yüzden evden kaçar kaçmaz kendini bu şehirde bulmuştu, küçük kızın bedenini toprağın altına saklamak Violet için fiziki bir zorluk çıkarmayacaktı ve kız kardeşini kendi elleriyle gömmek, yaşamında büyük bir etki bırakacaktı elbet.
***
Kardeşini toprağın altına gömdükten sonra, birden oluşuverdi içindeki boşluk ve nefret. Kardeşinin haykırışları beyninde yankılanıyordu. Hangi aile, küçücük bir kızı alevler içine atabilecek kadar cani olabilirdi? Hangi insan bunu yapabilirdi ki? Ailesine olan nefretin git gide büyüdüğünü hissedebiliyordu, gücünün ne kadar arttığını da. Bavulunu açtı ve büyük deri kaplı kitabı çıkardı, hangi büyüyü yapacağını çok iyi biliyordu, Ru'nun en sevdiği ve ailesinin yapmaktan en çok çekindiği büyü; genç kalma büyüsü. Bunu şimdiye kadar kimse yapamamıştı ama Violet kaybedecek hiçbir şeyinin olmadığının farkındaydı. Gözleri yaşlarla dolarken, burnundan kanlar boşanırken fısıltı halinde kitaptaki sözleri okudu, tekrarladı...