Huzurlu bakışları ile trans haline geçmek üzereymiş gibi hissediyordu Aerys. Sanki bu yapay ışıkların birleşimiyle oluşmuş görüntü, onu yutmak, git gide içine çekmek istermiş de, son bir güçl buna karşı koyuyormuş gibi hissediyordu. İçinde rahatsızlık verici o his de olmasa belki de öylece hayran bakışlarla şehri incelemeye devam edecekti. Ancak bütün bu mükemmel görüntü, huzur ve rahat ortamdan onu çekercesine kulaklarına ulaşıvermişti bir ses. Daha önce duymasa bile, ona dair herhangi bir aşinalığı olmasa bile farklı bir ses olduğunu düşünmüştü ayrıca. Daha önce sadece babasıyla karşılaştığında hissettiği, Güneş'ten bir parçayı içinde taşıyormuş gibi görünen, sıcak bir tonlamaya sahipti bu ses. Ancak bu seferki daha da farklıydı, daha yoğun, daha güçlüydü. Kelimelere gelirsek, ilk başta sadece üç taneydiler. "Merhaba... Parıldayan çocuk..."
Karşısındakinden aldığı bu garip hissin üzerine üstü kapalı bir ifade duyması bir tesdüf olabilir miydi? Bu adam gerçekten onun kim olduğunu ya da kiminle ilgisi olduğunu tahmin etmiş olabilir miydi sadece göüntüsüne bakarak? İçini saran yoğun bir merak duygusuna rağmen sessizliğini koruyup bir süreliğine durum değerlendirmesi yapmaya karar vermişti. Kim böyle bir ifade kullanırdı ki? Ya da neden? Daha da önemlisi, onun bir melez olduğunu anlayabilmeyi nasıl başarabilmişti eğer bu ifadenin sebebi bu olmuştuysa. Her ne olursa olsun bununla ilgili olduğu da açıktı gerçi. Dış görünüşüne yansıtmamasına rağmen dikkat etmeye başlamıştı karşısındaki adama. Birçok kişiden farklı bir gülümsemesi vardı. Macera peşinde ya da bir yaramazlık yapmış küçük çocukların gülümsemeleri gibiydi. Belki de Aerys'in onunla dövüşmesini isteyecekti. Yine de bu adamın bir yaratık olabileceğini pek düşünmüyordu. Çünkü şimdiye kadar karşılaştığı bütün o aptal canavarlar yalnızca ona saldırmayı düşünmüş, sakince yaklaşmaya hiç kalkışmamışlardı. Dahası, karşısındaki adam gayet sakince sözlerine devam etmişti Aerys'in herhangi bir karşılık vermeyişi üzerine. "Ben Barney... İstersen biraz dolaşabiliriz, senile konuşmak istediğim bir şey var... Belki de yapmak istediğim..." Yine aynı, sıcak sesi duymuştu, onda Güneş'in o tanıdık ışığını hissediyordu Aerys sebebini bilmese bile. Acaba babası farklı bir görünümde yanına gelmiş olabilir miydi? Hiç sanmıyordu. Yıllar boyunca ondan uzakta keyfine bakmış olan birisi neden şimdi gelsindi ki? Ayrıca şu an için belki de son görmek istediği kişi o olduğu için bu ihtimali bir yana koyma konusunda normalden de istekliydi zaten.
"Pekala, nasıl istersen. Ben de Aerys." Gerçek adını kullanma konusunda tereddütleri olsa bile bunun pek bir şey değiştireceğini düşünmüyordu. Ne de olsa karşısındaki kişinin bir melez olduğunu bilebilecek türden birisi olduğu varsayımı üzerinden hareket ediyordu. Manzaraya son bir bakış fırlattıktan sonra sakince ayağa kalkmış, adamın sözlerine devam etmesinden önce her ne kadar pek umurunda değilmiş gibi görünmeye devam etse bile kendisini bekleyen sıradaki maceranın ne olacağına dair fikirleri analiz etmeye başlamıştı bile. Etraftaki insanların duysa bile bir şeyler anlamayacağı kelimeleri özenle seçerek konuşması gerektiğininse fazlasıyla farkındaydı. Ayrıca karşısındaki kişinin verdiği kimliğin doğruluğuna dair şüpheleride yok sayılmazdı.