Curse of the Gods
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 kopmuş bağlar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lethe Dukauskaite
Hades'in Kızı
Hades'in Kızı
Lethe Dukauskaite


Mesaj Sayısı : 100
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 19/10/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue20/100kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (20/100)
Uyarı Puanı:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/10kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/10)

kopmuş bağlar Empty
MesajKonu: kopmuş bağlar   kopmuş bağlar EmptyPtsi Ara. 12, 2011 7:26 pm

kopmuş bağlar QAGTf
yıl: 2007
görev on iki
online rp
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lethe Dukauskaite
Hades'in Kızı
Hades'in Kızı
Lethe Dukauskaite


Mesaj Sayısı : 100
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 19/10/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue20/100kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (20/100)
Uyarı Puanı:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/10kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/10)

kopmuş bağlar Empty
MesajKonu: Geri: kopmuş bağlar   kopmuş bağlar EmptyPtsi Ara. 12, 2011 9:18 pm

Kampa yeni yeni alışmaya başlamıştı küçük kız. On iki yaşında buraya gelmek değildi onu zorlayan elbette. Her zaman içinde saklanan hastalığıydı. Minik bir kızken kurduğu dünyayı yeniden keşfetmişti ve bu onu rahatlatıyordu; ama annesine ihtiyacı vardı. Hem de her zamankinden çok. Sadece kendi dünyasında ilk defa yalnız hissediyordu. Ve çaresiz.

Kamp ateşi rutinine ayak uydurmaya başlamıştı. Üzerindeki poların kollarını iyice uzatıp üşüyen ellerini örttü ve tam karşısına oturmuş, ondan bir yaş da büyük olan ablasına baktı. Dalgın bir şekilde kumlarla oynuyordu. Lethe neler düşündüğünü az çok tahmin ediyordu. Kampta kendinden başka koruması gereken biri olduğunu, bu sorumlulukla nasıl başa çıkacağını takmıştı kafasına. Halbuki Lethe korunmak istemiyordu artık; ama Eldoris vazgeçmezdi. İşte bu yüzden Lethe'nin ona karşı hâlâ, biraz da olsa saygısı vardı. Aslında kampa gelmeden önce araları iyi sayılırdı. Küçüklükleri kadar olmasa da yine de birbirlerine bağlıydılar; ama Lethe kampa geldiğinde ve ne kadar güçlü olabileceğini -Hades'in kızı olduğunu- keşfettiğinde Eldoris'ten uzaklaşmıştı. Ayrıca yalnızca annelerinin aynı olması da cabası.

Kamp ateşindeki sohbet onu sıkmaya başlayınca hızla oturduğu yerden kalktı. Elinden düşürmediği kitabı sıkıca tutup oturan melezlere baktı. "Sanırım üşüdüm ve başım ağrıyor. Üstelik uykum da var. İyi geceler." Ses tonunda samimiyet yoktu. Kısa bir süre ayakta, hareketsiz bir şekilde bekledi ve alaycı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Aslına bakarsanız, oldukça sıkıcı olduğunuz görüşündeyim." Sesine alay ve sertlik katabildiği için memnun oldu ve hızla kulübelere doğru yürüdü. Bu sırada Eldoris'in kalktığı da gözünden kaçmamıştı. Umursamadan hızla kulübeye koştu. Kapıyı açıp içeri daldığında Jaden'ı gördü ve bir saniyelik bakışmanın ardından odasına yöneldi. Yatağının altına koyduğu sırt çantasını çıkardı ve içine iki tane şortla bolca bluz koydu. Birkaç gerekli eşyayı da çantaya tıkınca odasının penceresinden dışarı çıktı. Jaden'ın ya da başka birinin onu sırt çantasıyla görmesini istemiyordu. İlk önce pegasus ahırlarına yöneldi fakat Atina'ya uçan bir atla giderse neler olacağını düşünerek yönünü değiştirip kampın çıkışına doğru koşmaya başladı.

Arkasına bakmamaya özen gösteriyordu. Çünkü ahırların orada fikrini değiştirdiğinde onu izleyen biri olduğunu fark etmişti. Eğer arkasını dönmezse kamptan çıkabilirmiş gibi hissediyordu. Kampın koruma alanının sınırına geldiğinde biraz durdu ve soluklandı. Artık çimlerin hışırtısı daha yakından gelmeye başlamıştı. Lethe belindeki hançeri tuttu, çıkarmadı. Arkasını döndüğünde hafifçe gülümsedi. Sevinçten değildi. Sinirleri bozulmuştu. Yalnız hiçbir şey yapamayacağının sinyallerini veren ablası vardı karşısında. "Korumam olmadığını hatırlatmak isterim abla. Kendine bu kadar sorumluluk yükleme."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eldoris Dukauskaite
Poseidon'un Kızı
Poseidon'un Kızı
Eldoris Dukauskaite


Mesaj Sayısı : 53
Kayıt tarihi : 05/11/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/100kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/100)
Uyarı Puanı:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/10kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/10)

kopmuş bağlar Empty
MesajKonu: Geri: kopmuş bağlar   kopmuş bağlar EmptyPerş. Ara. 15, 2011 6:53 pm

    Düşünmeden durabilir miydi insan? Bilmiyordu ama düşüncelerinin şekillenişine etki edemiyordu genç kız. Yayından çıkmış ok misali bir kere düşündüğü şeye etki edemiyordu artık. O düşünce gittikçe dallanıp budaklanıyor beyninin içinde kocaman bir ağaç çıkıyormuş hissi yaşatıyordu. Bitmek bilmeyen bir ses kulaklarında uğulduyordu. Durdurmak için ne yapması gerektiğini biliyordu ama yapmayacaktı. Kendi ölümüne sebep olsa bile kardeşinden vazgeçmeyecekti.

    Çaktırmadan karşısında oturan küçük kardeşine baktı. Her ne kadar artık büyüdüğünü söylese de, Eldoris için hep küçük kız kardeşi olacaktı. Başını tekrar yere eğdi ve önündeki kumlarla oynamaya başladı dalgın dalgın. İşte yine bir düşünce süzülüvermişti zihninden içeri. Ya Lethe’yi koruyamayacağı bir gün gelirse ne olacaktı? Ya da onu korumak için geç kalırsa? Bu düşünceler hastalıklı bir tümör misali yavaş yavaş beyninin her bir köşesine yayılıyordu. Engelleyemiyor sadece düşünmeye devam ediyordu. Lethe’yi korumalıydı, korumak zorundaydı. Lethe istese de istemese de… Kampa geldikten sonra değişmişti her şey. Kaderin cilvesi olsa gerek ikisi de büyük tanrıların çocukları çıkmıştı; ama babaları farklıydı. Bu Eldoris için bir şey ifade etmese de Hades’in kızı olmak Lethe için büyük bir anlam içeriyor gibiydi. Gittikçe uzaklaşmıştı Eldoris’ten. Her gün her saniye adım adım çekilmişti hayatından. Ama Eldoris hiç vazgeçmedi onu korumaktan ve sevmekten. Babalarının farklı olmaları da, Lethe’nin istememesi de ya da başka herhangi bir şey buna engel değildi, olamazdı da.

    Kendi iç çekişmelerine dalmışken Lethe’nin aniden ayaklandığını gördü. Elinde hep çok sevdiği kitabı vardı. İfadesiz yüzle kamp ateşinin çevresindeki melezlere baktı ve duygudan yoksun bir tonla konuşmaya başladı; "Sanırım üşüdüm ve başım ağrıyor. Üstelik uykum da var. İyi geceler." Başını kaldırıp kardeşine baktı. Tanrıçavari bir şekilde ayakta dikiliyordu. Çok geçmeden yüzünü Eldoris’in çok iyi bildiği alaycı gülümsemesi yayıldı ve tekrar konuşmaya başladı: "Aslına bakarsanız, oldukça sıkıcı olduğunuz görüşündeyim." Sesindeki alaycılık ve duygusuzluğu anlamamak için sağır olmak gerekirdi. Kardeşinin ne ara bu kadar değiştiğini düşünmeye başlıyor ama yine işin içinden çıkamıyordu. Kardeşine toplulukla beraber alçak tondan bir iyi geceler mırıldandıktan sonra kumlarına geri döndü. Elindeki çalıyla kumları bir öteye bir beriye karıştırıp duruyordu. Tamamen yaptığına odaklanmış haldeyken -çok önemli bir işmişçesine- çarptı altın sarısı ışık gözüne. Alevlerin ışığıyla parıldayan bir şey vardı azıcık ötesinde. Uzanarak eline aldı ve bakmaya başladı. Tam da o an kafasına dank etti bileziğin kimin olduğu. Anneleri kampa gelirken ikisine de birer bileklik vermişti. Kardeşler başta bileziklerin birbirinden güneş ile ay kadar farklı olduğunu görünce şaşırmış ama önemsememişlerdi. Gerçek nedenini kampa gelince çok iyi anlamışlardı. Ve annelerinin verdiği o günden beri Lethe’nin bu bilekliği çıkardığını hiç görmemişti. Yavaşça doğruldu ve ateşin etrafındakilere iyi geceler deyip Lethe’nin peşinden gitmeye başladı. Ahırların orda onu görünce tam seslenecekken birden kampın çıkışına doğru koşmaya başladığını gördü. O da peşinden gitti. Kampın koruma sınırlarına geldiklerinde Lethe durdu ve tedbirli bir şekilde arkasına döndü. Eldoris’i görünce gülümsemişti ama Eldoris bunun sevinçten olmadığını bilecek kadar iyi tanıyordu kardeşini. Sırtındaki çantaya dikkat edince Lethe’nin eve gideceğini anladı. Ama bunu Eldoris olmadan yapamayacağını biliyor olmalıydı. Herkese karşı kullandığı duygusuz sesiyle konuşmaya başladığında Eldoris bir umutla kendisine karşı duygularını yakalamaya çalıştı ama başarısızdı: "Korumam olmadığını hatırlatmak isterim abla. Kendine bu kadar sorumluluk yükleme." Söylediği her kelime hançer misali kalbine saplanıyordu. O kardeşini bu denli severken bu düşmanlık nedendi? Gözlerini Lethe’ye dikti ve bir süre sadece gözlerinin içine baktı, en derinlere. En sonunda elindeki bilekliği uzatarak konuşmaya başladı: “Bilekliğini düşürmüşsün onu getirmekti peşinden gelme amacım ama şimdi bensiz eve gittiğini görüyorum. Hem de annemizin verdiği bilekliğin yokluğunu bile farketmeden. Bana sorumluluk veren sen değilsin kardeşim. Ben seni korumayı her zaman sevdim ve buna yaşadığım sürece devam edeceğim. Ee biletini önceden aldın mı? Almadığını tahmin ediyorum bu iyi bir şey şimdi iki kişilik biletleri ayırtırım.” Lethe’nin kendisine baktığını görünce ona döndü: “Ne?! Bensiz bir yere gidebileceğini düşünmüyordun değil mi?” Sözlerini gülerek bitirdi ama kardeşinden nasıl bir karşılık alacağını bilmiyordu. Gergin gülümsemesini yüzünde olabildiğince uzun süre tuttu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lethe Dukauskaite
Hades'in Kızı
Hades'in Kızı
Lethe Dukauskaite


Mesaj Sayısı : 100
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 19/10/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue20/100kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (20/100)
Uyarı Puanı:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/10kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/10)

kopmuş bağlar Empty
MesajKonu: Geri: kopmuş bağlar   kopmuş bağlar EmptyCuma Ara. 16, 2011 6:24 pm

Eldoris'in elinden bilekliği çekip hızla bileğine taktı. Annesine ne kadar ihtiyacı olduğunu bir kez daha anlamıştı. Kampa gelmeden önce arkasını kollayan birileri vardı. Annesi, dadısı ya da her ne kadar inkar etmek istese de ablası. Şimdi ise Eldoris daha büyük sorumluluklar almıştı üstüne. Sadece Lethe'nin arkasını toplayabilirdi eski günlerdeki gibi. Ama korumak? Hayır. Lethe korunmak istemiyordu. Parmakları bileklikteki siyah yarım aya dokunuyordu. Küçük şekli sıktı ve Eldoris'in bileğine kaydı bakışları. Beyaz olan onundu. Hayal kırıklığını yüzüne yansıtan bir gülümsemeyle birkaç adım uzaklaştı ablasından. Annesi ne olduğunu biliyordu. Renkleri özellikle seçmişti. Şans değildi. Lethe annesinin ona anlatmaya çalıştığı karanlık tarafını keşfederken tüm saflığıyla Eldoris onun yanındaydı, engellemek için ya da her ne ise. İki bileklik birbirini tamamlıyordu ama kardeşler hiçbir zaman bunu denememişti. Denemeyecekti de.

Lethe kıvırcık ve uzun saçlarını koca bir tutam yapıp omzundan geriye attı. Eldoris'e dik dik bakıyordu. "Sensiz bir yere gidebileceğimi umuyordum Eldoris." Sözleri ablasının söylediklerine verilen sert bir karşılıktı. Ona ilk defa ismiyle hitap etmişti. Küçükken de bazen ismiyle seslenirdi ama bu sefer çok farklıydı. Bu seferki bir daha asla ona abla demeyeceğinin habercisiydi. Sertçe ayakkabılarını çimlere sürtmeye başladı. Bağırmak istiyordu. Şu zamana kadar içinde tuttuğu her şeyi haykırmak istiyordu. Gözlerinden ufak bir yaş düştü çimlere ve Lethe hızla arkasını döndü. Eldoris'in görmesini istememişti. Onu zayıf sanmasından korkuyordu çünkü zayıf değildi, hiç olmamıştı. Sadece içinde tuttuklarını saklamanın bir yolunu bulmuştu. Hızla gözlerindeki yaşları sildi ve arkasındaki kıza dönmeden "Amerika'dan Atina'ya gitmek için uçağa binmemiz gerekiyor sanırım." dedi. Her ne kadar yalnız olmak istese de Eldoris'in de annesini görmesi gerekti. Bunu engelleyemezdi. Tabii başka bir vakitte gitse hayır demezdi ama şu an için bu ihtimal pek mümkün görünmüyordu çünkü Eldoris kararını vermişti.

Kampın koruma sınırlarından çıktıktan hemen sonra Lethe durdu. Eldoris'e döndü ve aniden bağırmaya başladı. "Eğer bir şey olduğunda beni korumaya çalışıp kendini ön plana atarsan bir daha asla seninle bir işe girişmem. Her zaman ön planda olmayı seviyor olabilirsin ama artık değişti Eldoris. Artık ben kendimi koruyacağım. Herkesten, her şeyden. Senden bile. Bu yüzden sakın işime karışma." Eldoris'e fazla yaklaştığını fark ettiğinde geri çekildi. Aniden sakinleşmişti. Eldoris'in anlamamasını umdu. Eskiden yaşadıkları o karanlık dönemi hafızasından silmiş olmasını diledi. Lethe'nin hastalığının yeniden başlama ihtimalini hiç düşünmemesini, böyle bir şey olamayacağı ihtimaline yoğunlaşması istedi. Eldoris ona yaklaştığında elini öne doğru savurdu ve "Dokunma!" dedi büyük bir hiddetle. Yalnız olsaydı tüm bunların yaşanmayacağı fikri kafasını kurcalıyordu. Eldoris onu takip etmeseydi, Lethe çoktan uçaktaydı; ama annesinin, ya da her kiminse, engelleri peşini bırakmıyordu.

Kampın olduğu tepe iyice küçüldüğünde Lethe Eldoris'in hiç konuşmadığını fark etti. Normalde Eldoris durumu kontrol altına almak için bir şeyler yapardı. Fazla ileri gittiğini düşünmek istese de yapamadı. Çünkü yalnızca düşündüklerini, hissettiklerini söylemişti. Gerçekleri çarpmıştı ablasının yüzüne. Eldoris'in kırılması umrunda değildi. Ya da öyleydi ama kendini değiştirmeye çalıştığı için rol yapıyordu. Bütün bir yol boyunca kendiyle çelişti Lethe. Ufak bir minibüsü durdurup havaalanına gitmek için ona bindiklerinde hâlâ ruhunu, kişiliğini ve yeniden keşfetmeye çalıştığı dünyasını anlamaya çabalıyordu. Külüstür minibüsün her taşlık yolda parçalanacakmış gibi çıkardığı garip sesleri dinleyerek başını kirli cama yasladı. Yanında oturan ve etraftaki insanlara bakan Eldoris'in ne yaptığını anladığında kamptaki sözlerinin hiçbir işe yaramadığını anladı. Vazgeçmemişti ablası. Yine analiz yapıyordu. Kötü bir şey olursa nasıl kurtulacaklarının planını kuruyordu Eldoris. Lethe bundan o kadar emindi ki alaycı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve yol kenarındaki eski dükkanları izlerken eve gittiğinde annesine ne anlatacağını düşünmeye başladı. Farkına varması yalnızca iki saniyesini aldı: hiçbir şey.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eldoris Dukauskaite
Poseidon'un Kızı
Poseidon'un Kızı
Eldoris Dukauskaite


Mesaj Sayısı : 53
Kayıt tarihi : 05/11/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/100kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/100)
Uyarı Puanı:
kopmuş bağlar Left_bar_bleue0/10kopmuş bağlar Empty_bar_bleue  (0/10)

kopmuş bağlar Empty
MesajKonu: Geri: kopmuş bağlar   kopmuş bağlar EmptyC.tesi Ara. 17, 2011 11:54 pm

    Kardeşine baktı uzun uzun. Her şeyin bu kadar değişmiş olmasına şaşarak baktı. Çocukluğundaki korunmaya muhtaç küçük kardeşi değildi karşısındaki. Büyümüş müydü? Olan bu muydu? "Evet belki de olan sadece bu," diye geçti aklından ama hayır sadece olan bu değildi. Evet Eldoris'te Lethe'de büyümüşlerdi ama bu Lethe'nin hala Eldoris'in gözünde küçük bir kız olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Lethe de değişen başka bir şeyler vardı. Ya da çocukluğundan beri orda olan ama Eldoris’in yeni yeni görmeye başladığı bir şey…

    Kardeşi ona dik dik bakıyordu. Konuştuğundaysa kelimeleri hançer niyetine kullanıyordu. Eldoris’in sözlerine verdiği sert cevap karşısında şaşırmadı. Ama onu asıl etkileyen şey abla değil Eldoris demiş olmasıydı. Buraya kadar mıydı? Eski günlerde de kendisine adıyla hitap ettiği oluyordu ama şimdi… İsmini telaffuz ederken ki keskinlik şimdiye kadar hiç duymadığı bir şeydi. Ondan nefret edermişçesine söylüyordu. Kalbinin parçalara ayrıldığını hissetti ama hiçbir şey demeden öylece bekledi. Lethe’nin gözünden gelen yaşla birlikte arkasına dönmesine hayal meyal dikkat ediyordu. Kendini topladıktan sonra yeniden ondan tarafa dönmüştü. Eldoris başka bir boyuta geçmiş gibi dikiliyordu. Kalbi kırılınca böyle oluyordu demek ki. Onu kendisine getiren yine kardeşinin sözleri oldu. Atina’ya gitmek için uçağa binmeleri gerektiğini söylüyordu. Eldoris yine asıl cümleye değil ardında yatana dikkat etmişti. Beraber gideceklerini Lethe de kabul etmiş görünüyordu. Kendisini toparladı ve kampın koruma sınırına ilerleyen kardeşini takip etti. Kampın dışına çıktıklarında Lethe aniden durdu ve dönüp bağırmaya başladı. Beklenmedik saldırı bu olsa gerekti. Kardeşi içindeki bütün her şeyi dışa vuruyor keskin hançeri defalarca durmadan kalbine saplıyordu. Birdenbire sinirlenmesine anlam veremiyor olsa da söylediklerinin altında yatan inancı ve hissiyatı algılayınca dünyası yıkılmış gibi hissetti. Lethe’nin söylediğinin aksine kendisinin merkezde olduğu bir dünya ya sahip değildi, o dünyasını kardeşinin etrafında örmüştü. En merkeze Lethe’yi koymuş ve onun çevresinde kendisini bulmuştu. İçindekileri dökmeyi bitirdiğinde yakınında duran kardeşine doğru hamle yaptı Eldoris. Eskisi gibi çekip kollarının arasına almak her şeyin geçeceğini söylemek istiyordu ama Lethe’nin duvarına bir kez daha çarptı.

    Kamptan iyice uzaklaşmışlardı. Yol boyunca Eldoris kendi kabuğuna çekilip iç dünyasında kendi savaşıyla uğraşmıştı. Kendi üzüntüsünde boğuluyordu. Küçük kardeşiyle yaşadıkları her anı zihninden geçiriyor kâh gülerken kâh ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bu ruh halini Lethe’ye belli etmemek içinse elinden geleni yapıyor, ondan tarafa olabildiğince bakmamaya çalışıyordu. Kalbi bunu kendisini üzgün görünce kardeşi de üzülmesin diye yaptığına inandırırken kendini; mantığı kendisinin üzgün olmasının Lethe’de hiçbir etki yapmayacağını, umurunda bile olmadığını fark etmekle yüzleşemeyeceği için böyle yaptığını biliyordu. Aynı gün içinde defalarca kalbi kırılmıştı ve bir kez daha kırılsın istemiyordu. Lethe’nin kendi etrafına ördüğü duvarı nasıl başardığını düşündü. Belki kendisi de böyle bir şey yapabilseydi bütün bunlar olmayacaktı. Bu düşünce bütün yol boyunca zihnini meşgul ederken ancak minik otobüse bindiklerinde yakasını bıraktı. Otobüse bindikleri andan itibaren Eldoris olay anında neler olabileceğini, en güvenli yerin ve çıkışın nereler olduğunu kafasında ölçüp biçmiş -Lethe’nin haberi olmasa da- ona göre bir yere oturmuşlardı. Kardeşi camdan dışarıya bakarken o etrafı kolaçan ediyor etraflarında nelerin olduğunu zihnine not ediyordu. Her şey bittiğinde –yani Eldoris otobüsün içini tamamen ezberlediğinde- dönüp önce uzun uzun kardeşine baktı. Camdan dışarıyı seyrediyordu. Bu haliyle küçüklüğünü hatırlatmıştı Eldoris’e. Yüzündeki acı gülümsemeyi saklamak için diğer karşıya bakarak düşünmeye devam etti. Yol boyunca hep susmuş acısını içinde yaşamıştı. Ama artık bir şeyler söylemeliydi. Tekrar bağırmasından ve bu sefer ondan nefret ettiğini söylemesinden korkuyordu. Kardeşinin gözlerine bakacak cesareti yoktu. Bu yüzden sanki onunla değil kendi kendisine konuşurmuş gibi karşıya bakarak konuşmaya başladı. “Neden olduğunu anlayamıyorum. Hem kardeşim aynı zamanda en yakın arkadaşım olan kişiyle nasıl bu konuma geldiğimizi çözemiyorum.” Bakışlarını kardeşine çevirerek son cümlelerini söyledi; “Bize ne olduğunu anlamıyorum.”

    Gözlerinden aşağı süzülen yaş tişörtüne düşüp onu ıslatana kadar farkında değildi ağladığının. Yavaşça ellerini kaldırıp gözündeki yaşları sildi ve tekrar önündeki camdan dışarı bakmaya başladı. Lethe’nin cevap vermesini beklemiyordu. İçinden geçen şeyleri yüksek sesle söylemişti ama aslında deli gibi merak ediyordu neler olduğunu. Ama yine de Lethe’ye daha fazla bir şey söylemedi. Otobüs yolculukları bitene kadar ikisi de konuşmadı. Lethe yandaki camdan dışarı Eldoris ise tam karşıya bakıyordu. Konuşacak hiçbir şeyleri olmayan iki yabancı gibiydiler adeta. Sessiz geçen dakikaların ardından nihayet otobüs yolculukları bitmişti. Otobüsten inip yavaşça yürümeye başladılar. İkisinden de ses çıkmıyordu. Eldoris “Dalgın dalgın yürürken kardeşimden tarafa kaçamak bakışlar atmasam durduğunu fark edebilir miydim acaba,” diye merak etti. Lethe çok az gerisinde durmuş kendisine bakıyordu. Eldoris bu sefer korkmadan gözlerini onun gözlerine dikti. İki tarafı keskin bir bıçak gibi iki kardeş ıssız sokağın ortasında karşı karşıyaydılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kopmuş bağlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Curse of the Gods :: Dünya :: Atina-
Buraya geçin: