Curse of the Gods
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eski Defterler

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adriana Valentino
Hades'in Kızı
Hades'in Kızı
Adriana Valentino


Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 04/12/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
Eski Defterler Left_bar_bleue0/100Eski Defterler Empty_bar_bleue  (0/100)
Uyarı Puanı:
Eski Defterler Left_bar_bleue0/10Eski Defterler Empty_bar_bleue  (0/10)

Eski Defterler Empty
MesajKonu: Eski Defterler   Eski Defterler EmptyÇarş. Ara. 07, 2011 6:42 pm

Geçmişten bir sayfa koparmaktır bazen tek istenilen, kapanmamış defterlerin izinden..

Fildişinden kulelerde görüyordu kendini yine, rüyalarında. Hayatıyla ilgili gerçeği öğrenmeden evvel yaşardı oralarda, şatafat her gece üzerine örtülen bir örtüydü o zamanlar. Değişmeyen tek şey kendisiydi aslında, başına açılan dertlerle beraber. Ateşe vermek istiyordu ruhunu kimi zaman, ölümcül bir günah misaliydi içinde yaşadığı bunalım. Ona uzaktan bakan her insanın dudaklarını uçuklatan değerlere sahipti. Paranın satın alabileceği zenginliklerden öte, çikolata kadar cezbedici tondaki saçlarının çevrelediği narin yüzünde turkuaz taşı misali ihtişamlı duran gözlerinin bir bakışı bile ona her kapıyı açmaya yeterdi. Fakat, eksikliği vardı içinde bir şeylerin. Öylesine boşlukta hissediyordu ki kendini, hayatının önemli gerçeklerini öğrenmesi sadece daha çok hırçınlaşmasına ve her şeyin içinde bir kördüğüm olmasına sebep olmuştu. Uyku kör bir kuyuydu artık ona, vakti gelmişti huzursuz gecelerin. Kara kara düşünüyordu karamsarlığın örtüsü olan gecelerde. Gündüzleri sergilediği sahte gülüşlerinden eser yoktu adeta, sükunet iniyordu gülen gözlerine. Dans eder adımlarıyla tutkulu bakışlarının cezbediciliğinin harmanlandığı ölümlü bedeni hayali bir siluetti sanki. Uykusuz geçen her gece ruhunu yaşlandırıyordu ve hayat daha da zor geliyordu. Sebep neydi peki ? O güne dek karşılaştığı güzelliğine gelen sahte insanlar mı ? Yoksa ışıldayan dış görünümünün altında sahip olduğu yalnızlığın bitmek bilmemesi mi ? Kendi hataları için sövecek bir suçlu olmaması belki de. Çok hatası vardı elbet, hayata kalbini ve ruhunu sunmuştu. Onda sadece güzellik bulan insanlara. Cezalarını kesmişti, fakat her infazda bıçağın ucu ona da saplanmıştı. Şımarıklık olarak değerlendirirdi onu bilmeyenler, hatta en yakını sayılan annesi bile. Onu tek bir kişi anlayabilmişti oysa yıllardır, kuzeni Eleanora. Ateş ve su gibiydi ikisi, birbirlerini yatıştıran iki ayrı renkti ruhları. Bordolarla döşenmiş rahat yatağında sıkıntıyla döndü ve yüzüne düşen kutsanmış kahverengi saçlarını geriye atarak saate dikti gözlerini. Şafak, sökmek üzereydi. ''Uykusuz geçen bir gecenin daha şafağını getirdin, Adriana.'' Yatıştırıcı ses tonu, bu sefer pek etkili olmamıştı. Oralardan gitme isteği içini sinsi bir hastalık gibi kemiriyordu gecelerce. Manhattan'a bir kez olsun gidip, eski hesaplarını kapatmak ve bunalımından sıyrılıp kendini ait hissettiği hayata karışmak zor muydu sanki ? Kendisinden üçüncü şahıs gibi bahsedecek kadar yabancılaşmıştı artık. Düşüncelerin daha fazla içini kemirmesine izin veremezdi, hızla yatağından kalkıp ilk defa ne giyeceğini düşünmeden eline gelen kıyafeti geçirdi üstüne. Tek bildiği, kuzenini uyandırıp oradan kaçması gerektiğiydi. Sonuçları ne olursa olsun. Günleri böyle geçirmişti, başına dert açılacağı anları sayacak hali yoktu. Hışımla gecenin içine karışırken, gözlerinden heyecan ve hırsın harmanlanmasından ötürü ateş fışkırıyordu adeta. Kuzeninin kulübesinin önüne geldiğinde, hırsla çaldı kapıyı. Beklemeye mecali yoktu hiç. Sığınmak için seçtiği yer rüyaları olmayacaktı artık. Karanlığı ayıran soluk ay ışığı yüzünü aydınlattığı anda, beklediği kapı da açılmıştı. Yüzünde uykudan mecali kalmamış ifadesiyle kuzeni duruyordu, onun yüzünü görmek Adriana'yı biraz olsun güldürmüştü. Tereddütsüz, söyledi o anki tek isteğini. ''Gitmek istiyorum Eleanora, eski defterleri karıştırmak istiyorum.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Valentino
Poseidon'un Kızı
Poseidon'un Kızı
Eleanora Valentino


Mesaj Sayısı : 69
Kayıt tarihi : 04/12/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
Eski Defterler Left_bar_bleue0/100Eski Defterler Empty_bar_bleue  (0/100)
Uyarı Puanı:
Eski Defterler Left_bar_bleue0/10Eski Defterler Empty_bar_bleue  (0/10)

Eski Defterler Empty
MesajKonu: Geri: Eski Defterler   Eski Defterler EmptyCuma Ara. 09, 2011 6:22 pm

    Suyun kızının karanlıkla olan savaşı o kadar sessizdi ki, benliğini kaybetmiş bir meleze dönmüştü adeta. İçinde yaşadığı karışıklık, bir kâbus misali dışına vurmuş kendine gelemiyordu. Bakışları donuklaşmıştı, sanki karabasan kaplamıştı etrafını. Gözleri o kadar acı doluydu ki, ne yapacağını bilemiyordu. Siyah bulutta gördüğü acı dolu görüntüler, dehşet dolu çığlıklar ve kan… Yanaklarından süzülen yaşların ancak farkına varabilmişti. Etrafına doluşan ve kendine doğru yaklaşan gölgeler onu boğacak gibiydi. ‘Neden ben?’ diye geçiyordu aklından. Gölgeler kızın hareket etmeyen ancak yaşayan vücuduna doğru tırmanırken çığlıklar daha da artıyordu. Sonunda kırmızı renge bürünerek boğazını sımsıkı sardı. Nefeste alamıyordu, üstelik yardım da isteyemiyordu. Yine her gece olduğu gibi karabasanların saldırısına karşı hazırlıksız yakalanmıştı. Yatağından hızla kalkarken ağladığını fark etmişti. Gözleri durmaksızın doluyor ve gözyaşları yağmur yağarcasına yanaklarından damla damla süzülüyordu. Kampa geldiğinden beri bu lanet kabusları görüyordu ve artık sıkılmıştı. Annesine bile anlatamazdı, ancak kuzeni? Onun yardım edeceğinden de şüpheliydi. Yer altı meleği ona yardım edebilecek miydi? Belki bunu düşünmekte hataydı. Hayatından en değer verdiği insanlardan biriydi. Derin bir nefes alarak yatağından doğruldu. Ayaklarını sallandırırken başını yukarı kaldırarak gözlerini kapattı. Vücudunun bir tüy misali hafiflediğini düşündü.

    Kumral melek yerinden kalkarken babasını düşünmeden de edemiyordu. Onu merak ettiği kadar da özlüyordu. Her ne kadar kendisini bırakıp gitmiş olsa da ona bir yandan bağlıydı. Babası Poseidon’a… Küçüklüğünden beri onu takip eden adamı biliyor, sesini kulaklarında duyuyordu. Aslında Tanrı her zaman onun yanındaydı, kendisi de bunu biliyordu. Fakat ne annesine ne de biricik canından çok sevdiği kuzeni Adriana’ya anlatabilmişti. Çıplak ayakları soğuk yerle temas ederken kulaklarına dolan ifade ile iyice ürktü. ‘Sen suyun kızı Eleanora, kendini güçlü hissetmeli ve sabretmelisin.’ Sesin tanıdık tınısı ve huzur verici varlığı onu kendine getirmeye yetmişti. Banyoya giderken güçlü olacağına söz veriyordu. Artık eskisinden daha mantıklı olmalıydı ve elbette olgun… Annesi yoktu yanında, ayrıca bakması gerektiği kuzeni de vardı. Teyzesine söz vermişti, göz kulak olacağına. Eğer başına bir şey gelirse onu asla affetmezdi. Bunları düşünürken aynanın karşısına geçip biraz kendine baktı. Gözlerinin altındaki morluklar ve yüzündeki solgun ifade onu hiç güzel göstermiyordu. Lisenin ilk gününden beri kendine fazlasıyla özeniyordu. Eski Elea yoktu basbayağı. Aslında Adriana’nın da biraz etkisi vardı. Musluğu açarak uzun ince parmaklarını suya dokundurdu. Hükmedebildiği element kollarından yukarı doğru çıkıp yüzüne ulaşırken rahatladığını hissetti. Bilinci kendine gelirken güzelliği de eski haline dönüyordu. İşte şimdi bir tüy gibiydi. Hafif ve esnek… Mutlu olmaya çalışmak ise kendi elindeydi. O bunları düşünürken kapının çalınmasıyla kaşlarını çattı. Bu saatte kim gelebilirdi ki? Adımlarını hızlandırarak kapının ikinci kere çalınmasını engelledi. Karşısında güzeller güzeli esmer bir melez duruyordu. Teni tahmin edilemeyecek kadar koyu ancak gözleri de bir o kadar okyanusları andırıyordu. Dolgun dudakları hafifçe boyanmıştı. Belki yüzünde biraz fondöten vardı, kim bilir? Suyun kızı tam konuşmaya başlayacakken fırsatı olmamıştı.
    ‘‘Gitmek istiyorum Eleanora, eski defterleri karıştırmak istiyorum.’’ Genç kız kafasını yavaşça sallarken bunun iyi bir fikir olmadığını biliyordu. Ancak yeraltının meleği ne isterse onu yapardı. Elea ne kadar olgunsa, kuzeni de bir o kadar inatçıydı. Onu yalnız bırakamazdı, tehlikeli olsa bile… ‘‘Anlaşılan küçük bir macera istiyorsun Ria. Öyle olsun. Ben hazırlanırken içeri de oturmanı tavsiye ederim.’’ Kuzenine içten bir gülümseyişle göz kırparken kapıyı açık bırakarak odasına ilerledi. Macera istemese de, tek istediği Ria’ya bir şey olmamasıydı. Onun için kendi canını verebilecek kadar da cesaretliydi, suyun kızı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eski Defterler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Curse of the Gods :: Dünya :: Manhattan-
Buraya geçin: