Curse of the Gods
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Alışveriş dedikodusu.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Sydney A. Bernard
Admin | Poseidon'un Kızı
Admin | Poseidon'un Kızı
Sydney A. Bernard


Mesaj Sayısı : 373
Yaş : 26
Kayıt tarihi : 01/10/11

Curse of the Gods
Karakter Gücü:
Alışveriş dedikodusu. Left_bar_bleue4/100Alışveriş dedikodusu. Empty_bar_bleue  (4/100)
Uyarı Puanı:
Alışveriş dedikodusu. Left_bar_bleue0/10Alışveriş dedikodusu. Empty_bar_bleue  (0/10)

Alışveriş dedikodusu. Empty
MesajKonu: Alışveriş dedikodusu.   Alışveriş dedikodusu. EmptyPaz Ekim 23, 2011 1:44 pm

    Rahatça nefes almayalı ya da alışveriş yapmayalı o kadar çok zaman olmuştu ki. Haftada bir alışverişe dair olan tutkumu ve zaafımı dışarıya da göstermek için mağazalara gider, istediklerimi seçer ve dilediğimce özgür takılırdım. Buranın o hapsedici duvarları ve sıkıcı tavrıyla tanışana kadar herşey gayet iyi gidiyordu ama her mutlu sonun da bir bitişi vardır yani. Benimki de o şekilde bitti. Yeni hayatımın monoton gibi geçişi beni her ne kadar yorsa da bir yerden sonra zevk almaya başladığımı hissedebiliyordum. Belki de dostlarımın kitaplar ve yağmur damlalarının oluşu, kendimi yakın hissettiğim ateşin her saniye bedenimi ısıtması olabilirdi. Ama eskisinden daha da alışmıştım buraya. Tek sevmediğim şey, bilmişlerin burunları havada dolaşıyor olarak beni ezik durumuna düşürmesiydi. Ve belki de göz önünde olmamamdı. Çocuk gibi davrandığımı biliyordum, her zaman ruhumun bana bunu bir armağan olarak gördüğümü ve ondan vazgeçmeyeceğimi de hissediyordum. Geleceğimi bilirmişçesine babama yalvarıyor, burasının katlanılabilecek, benim ise üstesinden gelebileceğim bir yer olması için yalvarıyordum.

    Soğuk günlerden birisiydi yine. Rüzgar bedenimi öylesine ürpertiyordu ki sanki tiz bir çığlığın rahatsız edici sesiyle kendimden geçiyordum. Ellerim üşüyordu. Beyaz tenimle bürünmüş burnumun ucu fazlasıyla soğuk, yine de bugün özgür kalacağım için mutlu hissediyordum. Uzun parmaklı ve kemiklerimin belli olduğu ellerimi saçlarıma doğru götürdüm. Arasından geçen beyaz tacımı çekiştirdikten sonra uzun kollu trikomu düzeltmeyi denedim. Kendimden emin bir şekilde ayakkabılarımı giyerken, sonunda geç uykuya katlanacak kardeşlerimin yataklarında mışıl mışıl uyuduklarını gördüğümde, huzurumun iki kat artmasına sebep olacaktı. Bir şekilde Paris'e gidecektik. Gitmemiz gerekliydi. Aslında kesindi. Gidiyorduk. Yatakhaneye kusursuz el yazımla yazdığım notumu bırakmayı denedim. Dörde katlanmış kadığı açtım ve dikkatlice okumaya çalıştım, fazla karmaşık görünüyordu. Uzun süre öğrendiğim yazıyı, şimdi o zaman yazdığım gibi yazamasam da kendisinden pek bir şey kaybetmemişti.

    Selly,
    Şu birkaç gün tatilde en azından eski hayatımdan yani melez olmadan önceki hayatımı nasıl geçiriyorsam şimdi de öyle geçirmek istediğim düşüncesine vardım. Bu yüzden Paris'e gidiyorum. Elbette, temelli kalmayacağım. Bir zamanlar bu hatayı yaptığımı ve babamı ne kadar kızdırdığımı biliyorum. Sadece kafamı dinlemem ve senin sevmediğin alışverişi yapmak istiyorum. Jacqueline'i bilmiyorum. Büyük ihtimalle o da kardeşlerine haber verecektir ama olur da unutursa belirtmek isterim. Jac ile olacağız. Onun da benim kadar hatta benden bile daha fazla alışveriş zaafı olduğunu biliyorsun. Ne yapalım? Bir türlü aşamıyoruz. En kısa zamanda yanınızdayım, kendinize iyi bakın canım.

    Kardeşiniz Sydney.
    Derin bir iç çektikten sonra gülümsedim ve kağıdı katlanmış yerlerinden geçirerek eski haline getirdim. Selena'nın uyuduğu yatağın yanındaki çekmeceye ses çıkarmamaya özen göstererek ilerledim ve yavaşça eğildim. Kağıdı çekmecenin üzerine yerleştirdim ve ittirerek kendi halime geldim. Güneş, etrafı hafiften aydınlatsa ve ışığındaki sıcaklığı içeriye veriyor olsa bile havanın soğuk olduğunu yaprakların hızlıca kımıldamasından hissedebiliyordum. Ayrıca acele etmem gerekliydi. Hızlı ama küçük adımlar atarak yatakhaneden çıkmayı başarabilmiştim sonunda. Soğuktan kaçmaya çalışırcasına sık adımlar atıyordum fakat tam olarak nereye gittiğimi bilmiyordum. Aslına bakılırsa biliyordum ama içeriye girebilmek için utangaçlığımı yenmem gerektiğini biliyordum. Afrodit kulübesinin önüne gelir gelmez kapıya birkaç defa tıklattım ve kapıya aceleci bir şekilde hareket edern Jacqueline'i görünce etrafıma bakınmaya başladım. "Hadi Jac. Acele etmezsek, başka melezlere yakalanıp Paris'e alışveriş için yirmi kişi gitmek zorundayız." Gülümsedim. Elini çabuk tutmaya çalışarak içeriye girdi ve montunu alarak dışarıya çıkmaya koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alışveriş dedikodusu.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Curse of the Gods :: Dünya :: Paris-
Buraya geçin: